<div>İbn-i Şeddad’ın kayıtlarında bölgenin önemli kalelerinden biri olarak gösterilen bu yapı, 12. yüzyılda Musul Atabeyi Nureddin Zengi’nin bölgedeki fetih hareketleri sırasında önemli bir rol oynadı. 1142 yılında Emir Yakub b. Es-Sebi’l Ahmer’in kontrolünde bulunan Hizan, Maden, İrun ve Fatlis’i ele geçiren Zengi, bölgedeki hâkimiyetini pekiştirdi. Ancak 1146 yılında Zengi’nin ölümüyle Ahlat Emiri Nasırüddin Sökmen, İrun ve çevresini kendi topraklarına kattı. Bu süreç, kalenin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne serdi.</div> <div>Tarihi veriler ışığında, kalenin Zengi döneminde inşa edildiği ve Ahlatşahlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından da kullanıldığı anlaşılıyor. Selçukluların bölgeyi fethetmesinin ardından yapı, son halini alarak günümüze kadar ulaşmayı başardı.</div> <div>Sarp bir tepeye inşa edilen kale, bölgeden doğuya giden yolların güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştı. Günümüzde hâlâ dimdik ayakta duran surları, bölgenin savunmasında oynadığı kritik rolü ortaya koyuyor. Tepenin topografik yapısına uygun şekilde inşa edilen kalede, düzgün kesme taş malzeme kullanılmış.</div> <div>Savunma sistemleri açısından oldukça güçlü bir mimariye sahip olan kalede, farklı büyüklük ve şekillerde yapılmış burçlar ve kuleler yer alıyor. Bu detaylar, kalenin askeri açıdan ne kadar iyi planlandığını gösteriyor.</div> <div>Kale günümüze kadar sağlam şekilde ulaşmış olsa da zamanla yollarının tahrip olması nedeniyle ulaşımı zorlaşmış durumda. Günümüzde ziyaretçiler, kaleye güneybatıdaki patika yoldan ulaşabiliyor. Zorlu ama etkileyici bir yolculuğun ardından ziyaretçiler, kaleden eşsiz bir manzarayla ödüllendiriliyor.</div> <div>Tarih meraklıları ve doğa severler için keşfedilmeyi bekleyen bu muhteşem yapı, Siirt’in kültürel mirası içinde önemli bir yere sahip.</div> <div>Bölgenin turizm potansiyelini artırabilecek bu eşsiz yapı, daha fazla ilgi ve restorasyon çalışmalarıyla geleceğe taşınmayı bekliyor.</div> <div> </div> <div>(Eren ÇİFTLİK)</div>