Sarıtaş, yasa teklifinin halkın ve doğanın değil, maden ve enerji şirketlerinin çıkarlarına hizmet ettiğini belirterek, “Bu yasa yaşamı değil, sermayeyi koruyor.” dedi.
Genel Kurul kürsüsünden konuşan Sarıtaş, yasa yapım süreçlerinin uzun süredir halkın ihtiyaçlarından, bilimden ve kamu yararından kopuk şekilde yürütüldüğünü vurguladı.
Getirilen teklifin “enerji ve madencilik yatırımlarını hızlandırma” gerekçesiyle sunulsa da gerçekte şirketlere yeni rant kapıları açmayı amaçladığını ifade etti.
Sarıtaş, Türkiye’nin dört bir yanında yürütülen madencilik faaliyetlerinin doğaya ve halka verdiği zararlara dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Şırnak’ın altını maden ocaklarıyla, üstünü ağaç kesimi ve orman yangınlarıyla yok ettiniz. Van’da halkın suyunu, toprağını gasp ettiniz. Siirt Şirvan’da onlarca insan o ocaklarda yaşamını yitirdi. Dersim’de 145 maden projesiyle Munzur’a göz diktiniz. Malatya Hekimhan’da toprağı arsenikle zehirlediniz. Hasankeyf’i sulara gömdünüz, 12 bin yıllık tarihi yok ettiniz.”
Sarıtaş, bu yasa ile birlikte doğanın, halkın ve kültürel mirasın tamamen göz ardı edildiğini, şirketlerin çıkarlarının öncelendiğini söyledi. Hatay, İzmir ve Manisa’da çıkan orman yangınlarına da değinen Sarıtaş, bu yangınların “zamansız ve yetersiz müdahalelerin” sonucu olduğunu, yeni yasa ile doğanın daha büyük bir tehditle karşı karşıya kalacağını dile getirdi.
Yasa teklifinin halkın yaşam alanlarını sermayeye teslim edeceğini savunan Sarıtaş, “Buna ne halkın rızası var ne doğanın izni! Bu teklif geri çekilmelidir” çağrısında bulundu.
Konuşmasının sonunda, doğa talanına karşı Kızılderililerin sözlerine atıf yapan Sarıtaş, “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaksınız” ifadelerini kullandı.