Yapılan açıklamada, söz konusu söylemlerin aşağılayıcı ve ayrımcı olduğu vurgulanarak, spor alanlarında nefret diline kesinlikle geçit verilmemesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada, tribünlerden yükselen ifadelerin sıradan bir taraftar tepkisi olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilerek, bu tür söylemlerin insan onuruna ve temel haklara yönelmiş nefret içerikli saldırılar olduğu kaydedildi. Nefret dilinin yalnızca hedef alınan kişileri değil, toplumsal barışı ve birlikte yaşama iradesini de zedelediği vurgulandı.
Kadınlara ve Kürtlere yönelik dışlayıcı ve aşağılayıcı dilin demokratik toplum düzeniyle bağdaşmadığına dikkat çekilen açıklamada, bu tür söylemlerin hukuk devleti ilkesini açıkça ihlal ettiği ifade edildi. Nefret söyleminin cezasız bırakılmasının ayrımcılığı normalleştirdiği ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiği uyarısında bulunuldu.
Baro, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un hakaret içeren tezahüratları ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan ifadeleri açık biçimde yasakladığını hatırlattı. Bu kapsamda, maç yayın kayıtları, kamera görüntüleri ve federasyon raporlarının ivedilikle incelenmesi, nefret söyleminde bulunan sorumluların tespit edilmesi ve öngörülen cezai ve idari yaptırımların gecikmeksizin uygulanması çağrısı yapıldı.
Açıklamada ayrıca Türkiye Futbol Federasyonu’nun da kendi disiplin mevzuatı çerçevesinde etkili, caydırıcı ve şeffaf yaptırımlar uygulaması gerektiği vurgulandı. Spor alanlarında nefret söylemine karşı sıfır toleransın ancak kararlı denetim ve disiplin uygulamalarıyla sağlanabileceği ifade edildi.