Tahir Eren
Köşe Yazarı
Tahir Eren
 

GELECEĞİMİZ OLAN GENCLİK NEDEN GÜVEN VERMİYOR

Bu günlerde çevremize baktığımızda herkesin sorumsuz diye nitelendirdiği, aynı zamanda geleceğimizi temsil eden sorumsuz gençlerden muzdarip olduğu görünüyor. Gençlik, kendi kültür ve medeniyetinden, kendi manevi değerlerinden yabancılaşmakta hatta sanallaşmakta, ferdileşmekte olduğuna tanık oluyoruz. ABD menşeli yabancı dizi ve filmlerin etkisi ile ABD pop kültürünün de etkisi altında kalarak ile kendi kültüründen uzaklaştığını görüyoruz. Eğitim sisteminin, medyanın, toplumsal değerlerdeki çözülmenin bunda büyük bir payı vardır. İnsan hayatının önemli dinamik bir dönemi olan gençlik çağı, biyolojik, psikolojik, sosyolojik yönü ile insanın bedensel, ruhsal, sosyal, ahlaki gelişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir dönemi kapsamaktadır. Gençlik dönemi, bir yandan çevresiyle çatışma, iç hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, kendini ispat ve kimliğini bulma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Okumayan bir gençlik yetişiyor. Üretmeyen tüketen bir gençlik yetişiyor. Avrupa'da yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye'de sadece on binde bir. Altmışlar, yetmişler ve seksenler kuşağındaki o sosyal ve siyasal olaylara duyarlı, toplumsal sorunların içinde yaşayan, tüm olayları yakından izleyen, okuyan ve araştıran duyarlı gençlik artık yok. Ailesine katkı yapmak için çalışıp çabalayan sorumluluk sahibi gençlik yok. Gençlik hem korkak, hem bilgisiz, hem de bilinçsiz, kendi ayakları üzerinde durmaktan çok ailelerinin omuzuna yük olmak ve sürekli başkasından geçinmeye çalışan bir gençlik var. Z kuşağı veya günümüz gençliği maalesef kendini ve kültürünü bilmiyor ve kendi kültürüne tamamen yabancı, tek iletişim kaynakları akıllı telefonları, internet sağlayıcıları ve konuşma dilleri ise emojiler. Biz onların alfabesinden onlar bizim alfabemizden anlamaz, onların güldüklerine, saygı ve sevgilerine biz hiçbir anlam veremeyiz. Ev içinde aile ortamında içine kapanık, oysa içerde bile dünya ile irtibatta ve sosyal mecralarda, akıllarınca espriler ve eğlenceler içindeler! Z kuşağı maddi olarak çıkarını düşünür, ama cesaret edip mücadele etmeyi ve isyan etmeyi göze almaz. Tepkisini içine kapanarak verir, sokaklarda dolaşır ama sıkışınca sıvışır. Tik Tok ve youtobe veya facede tepki verir. Gençlik siyaset yerine dedikodu ile uğraşır, belli arkadaş gurupları içinde, başka sosyal guruplara girmez, yani dar çerçeve içindedir. Geçim dertleri, iş sorunları veya işsizlik sorunlarını dert etmezler ama bir bitki ve bir hayvan için kıyameti koparırlar o da sosyal medya da! Çoğu zaman teslimiyetçiler, anne babaları en sonunda onları bir akıllı telefon veya sınırsız bir internet hattı ile ikna edebilir! Örgütlü değiller, sosyal medya da çoğu kez bazı olaylara alet edilirler, yarınları için endişeleri yoktur, toplumsal hesaplar içine girmezler… Nerde akşam orda sabah, okuyup bir meslek sahibi olma gibi sorunları yoktur, Her kafeye baktığında çalışmayan sorumsuz yüzlerce gencin baba parasıyla ya masalarda oyun oynuyor yada nargile tüttürdüğünü görüyorum. Geleceklerini düşünmeden hem zamanlarını hem de paralarını harcıyorlar. Kapitalizmin vahşileşen yüzünü gösterdiği bu dönemlerde gençliğin kişilik ve kimlik arayışının en yoğun ve en çalkantılı olduğu bir dönemi geçiriyoruz. Genç nüfus veya dinamik nüfusun olması bizim için bir avantajdır. Bu nüfusun eğitilmesi mesleki beceri kazandırılması, istihdam edilmesi ülke adına önemlidir. Siyasi yöneticilerin yanlış politikaları neticesinde yaşanılır refah bir ülke oluşturmadıklarından yetişen geçlerin ülke dışına göçleri kabul edilir bir durum değildir. Gençlere sahip çıkıp bilimsel eğitimden geçirmeden geleceğimiz garantide olmayacaktır.
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2023 - Pazar
Tahir Eren

GELECEĞİMİZ OLAN GENCLİK NEDEN GÜVEN VERMİYOR

Bu günlerde çevremize baktığımızda herkesin sorumsuz diye nitelendirdiği, aynı zamanda geleceğimizi temsil eden sorumsuz gençlerden muzdarip olduğu görünüyor.

Gençlik, kendi kültür ve medeniyetinden, kendi manevi değerlerinden yabancılaşmakta hatta sanallaşmakta, ferdileşmekte olduğuna tanık oluyoruz. ABD menşeli yabancı dizi ve filmlerin etkisi ile ABD pop kültürünün de etkisi altında kalarak ile kendi kültüründen uzaklaştığını görüyoruz.
Eğitim sisteminin, medyanın, toplumsal değerlerdeki çözülmenin bunda büyük bir payı vardır.
İnsan hayatının önemli dinamik bir dönemi olan gençlik çağı, biyolojik, psikolojik, sosyolojik yönü ile insanın bedensel, ruhsal, sosyal, ahlaki gelişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir dönemi kapsamaktadır. Gençlik dönemi, bir yandan çevresiyle çatışma, iç hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, kendini ispat ve kimliğini bulma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir.
Okumayan bir gençlik yetişiyor. Üretmeyen tüketen bir gençlik yetişiyor. Avrupa'da yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye'de sadece on binde bir.
Altmışlar, yetmişler ve seksenler kuşağındaki o sosyal ve siyasal olaylara duyarlı, toplumsal sorunların içinde yaşayan, tüm olayları yakından izleyen, okuyan ve araştıran duyarlı gençlik artık yok. Ailesine katkı yapmak için çalışıp çabalayan sorumluluk sahibi gençlik yok.
Gençlik hem korkak, hem bilgisiz, hem de bilinçsiz, kendi ayakları üzerinde durmaktan çok ailelerinin omuzuna yük olmak ve sürekli başkasından geçinmeye çalışan bir gençlik var.
Z kuşağı veya günümüz gençliği maalesef kendini ve kültürünü bilmiyor ve kendi kültürüne tamamen yabancı, tek iletişim kaynakları akıllı telefonları, internet sağlayıcıları ve konuşma dilleri ise emojiler.
Biz onların alfabesinden onlar bizim alfabemizden anlamaz, onların güldüklerine, saygı ve sevgilerine biz hiçbir anlam veremeyiz.
Ev içinde aile ortamında içine kapanık, oysa içerde bile dünya ile irtibatta ve sosyal mecralarda, akıllarınca espriler ve eğlenceler içindeler!
Z kuşağı maddi olarak çıkarını düşünür, ama cesaret edip mücadele etmeyi ve isyan etmeyi göze almaz.
Tepkisini içine kapanarak verir, sokaklarda dolaşır ama sıkışınca sıvışır. Tik Tok ve youtobe veya facede tepki verir.
Gençlik siyaset yerine dedikodu ile uğraşır, belli arkadaş gurupları içinde, başka sosyal guruplara girmez, yani dar çerçeve içindedir.
Geçim dertleri, iş sorunları veya işsizlik sorunlarını dert etmezler ama bir bitki ve bir hayvan için kıyameti koparırlar o da sosyal medya da!
Çoğu zaman teslimiyetçiler, anne babaları en sonunda onları bir akıllı telefon veya sınırsız bir internet hattı ile ikna edebilir!
Örgütlü değiller, sosyal medya da çoğu kez bazı olaylara alet edilirler, yarınları için endişeleri yoktur, toplumsal hesaplar içine girmezler…
Nerde akşam orda sabah, okuyup bir meslek sahibi olma gibi sorunları yoktur,
Her kafeye baktığında çalışmayan sorumsuz yüzlerce gencin baba parasıyla ya masalarda oyun oynuyor yada nargile tüttürdüğünü görüyorum. Geleceklerini düşünmeden hem zamanlarını hem de paralarını harcıyorlar.
Kapitalizmin vahşileşen yüzünü gösterdiği bu dönemlerde gençliğin kişilik ve kimlik arayışının en yoğun ve en çalkantılı olduğu bir dönemi geçiriyoruz.
Genç nüfus veya dinamik nüfusun olması bizim için bir avantajdır. Bu nüfusun eğitilmesi mesleki beceri kazandırılması, istihdam edilmesi ülke adına önemlidir. Siyasi yöneticilerin yanlış politikaları neticesinde yaşanılır refah bir ülke oluşturmadıklarından yetişen geçlerin ülke dışına göçleri kabul edilir bir durum değildir. Gençlere sahip çıkıp bilimsel eğitimden geçirmeden geleceğimiz garantide olmayacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kurtalangazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.