Seydayê Cegerxwîn... Ya da resmi ismi ile Mele Şêxmûs Hesen... Kendisi Modern Kürt Edebiyatı'nın en çok tanınan edebiyatçılarından biri olmasının yanısıra, şiirlerinin Şivan Perwer, Ciwan Haco gibi ünlü müzisyenlerin birçok şarkılarında kullanılması hasebiyle geniş kitlelere ulaşma başarısı gösteren, aynı zamanda tarih, felsefe ve sosyoloji alanlarında da birçok eser vermiş çok yönlü bir yazar, aynı zamanda döneminin etkin bir siyasi figürü... Seydayê Cegerxwîn, çoğumuzun bildiği gibi, 1903 senesinde Kercews'in (Gercüş) Hesarê Köyü'nde doğmuş, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ailesi ile beraber birçok şehir ve köy dolaşmış, 1920lerde Diyarbakır'a gelerek medrese eğitimi almış, böylelikle toplumu izleme fırsatı bularak, ileride vereceği eserlerin altyapısını, bilincinde hazırlamıştır. Kendisinin ve ailesinin aslen Kurtalan'ın Beykent Köyü'nden olduğu, bir efsane olarak söylenegelmiştir ilçemizde .. Özellikle arkadaş sohbetlerinde dile getirilen bu söylemin doğruluğunu kendim çok iyi bilmeme rağmen, bu bilgiyi ve ispatını da toplumla paylaşmam gerektiğinden, bu kısa yazıda üç kaynak ile hakikati belgelemeye çalışacağım. Seydayê Cegerxwîn, kendi hayat hikayesini, daha doğrusu biyografisini anadili Kürtçe ile "Jinenîgarîya Min" ismi ile kitaplaştırmış ve bu eseri, Evrensel Yayınları aracılığıyla Türkçe'ye de "Hayat Hikayem" adı ile çevrilerek basılmıştır. Kendisinin yazdığı biyografisinin çocukluk dönemini kaleme aldığı ilk bölümünde, Seyda ailesinin kökeninin günümüzde Kurtalan'a bağlı olan Beykent Köyü'nden olduğunu, Beykent Mirleri'nden (Mîrên Gurdilan) olan Ali ve Muhammed isminde iki kardeşin 1700 veya 1800lerde aile içinde yaşanan bir anlaşmazlıktan dolayı Beykent'i terkettiklerini ve Mihelmi Mîrlerine sığınarak doğduğu köy olan Hesarê'ye bu Mirler vasıtasıyla yerleştiklerini yazar... Mihelmi Mîrlerinin, Seydayê Cegerxwîn'in dedelerini Hesarê Köyü'ne Keyxwe (Muhtar) olarak atadıklarını da ekler. İki kardeşten, Ali ismindeki küçük kardeşin, kendi dedesi olduğunu ve ailesinin de Ali'den dolayı Mala Sofî Elî olarak tanındığını kaydeder. Büyük kardeş olan Muhammed 'in çocuklarının zamanla Köy Ağası olduklarını, kendi ailesinin ise maraba olarak çalıştırıldıklarını, bu sebeble çok zulüm gördüklerini de ekler... Bu bilgiler, Seydayê Cegerxwîn'in Hesarê'de doğup büyüdüğünü ama ailesinin aslen Beykentli olduğunu ve bu ailenin de Begê Bêkendê olarak bilinen, günümüzde Kurtalan ve Beykent'de geniş bir nüfusa sahip Beykent Beyleri ailesine mensup olduğunu ispat etmeye yeterlidir. Zira, birinci elden, kendi ağzından ve kaleminden kayda geçmiş tarihi gerçeklerdir. Yine de kendim sohbet ettiğim iki değerli şahsiyetin bana anlattıklarını da ekleme gereği vardır. 2020 yılında vefat eden, Seydayê Cegerxwîn'in büyük oğlu Keyo Hesen Cegerxwîn ile bundan 10-12 sene evvel kısa bir sohbetimiz olmuştu. Kendisine de bu konuyu sormuştum ve o da rahmetli babasının sözlerini tekrar etmiş ve tüm Beykentli akrabalarına selam göndermişti. Ayrıca, değerli araştırmacı yazar hocamız, Minar Köyü'nden olan Mamosta Şakir Epözdemir de, bir sohbetimizde Seyda ile olan bir görüşmesinden bana da bahsetti. Mamosta Şakir, Seydayê Cegerxwîn'in kendisine nereli olduğunu sorduğunu, Minar Köyü'nden olduğunu söylediğinde, kendisinin de aslen Beykentli olduğunu, Mamosta Şakir'in köyü olan Minar ile kendi köyü olan Beykent Köyü'nün karşı karşıya olduklarını ve birbirlerine baktıklarını anlattığını söylemişti. Bölgede ünlü bir tekerleme olan; " Eynik û Eyndar, Bêkend û Minar, Xweştir e jî textê Xwendekar" söylemini de ilk olarak Seyda'dan duyduğunu ve Seyda'nın da, bu sözü Şêx Brahîm Heqqî'den öğrendiğini söylediğini de belirtmişti. Bu yaşanmışlıkları da kaydetmekte fayda gördüm. Bu yazı vesilesiyle, değerli ozanımız Seydayê Cegerxwîn ve oğlu Keyo Hesen Cegerxwîn'e Allah'dan rahmet, değerli Hocamız Mamosta Şakir Epözdemir'e sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum. Son olarak da, Seyda ile aynı köyden olmanın bana yaşattığı gururu da dostlarla paylaşmak isterim. Selam ve saygı ile...